Can Dost

Can dost

Ellerini açtığında, semaya uzandığında tutamayacağın sandığın yıldızlara dokunduğunda

güneşin seni ısıtırken hiç bu kadar mutlu olmadığında

ılık esen rüzgar yüzünde saçlarında dolaşırken yaşadığın huzurda

kör olup göremediğin barışta ,

din, dil, ırk, demeden savaşmayıp paylaştığın yaşamda

bir yudum suda, tek nefeste, bölüştüğün lokmada

seni tanımayan hayatlara ismini yazıp dokunduğunda

tek kelime etmeden gözlerinle konuştuğun

yanında olsun olmasın kalbinin en saklı köşesinde

var olan can dostta saklı yaşam...


yeşim ce...


her şeyin güzel yaratılıp çirkinleştiği dünyada yürüdüğümüz bu kısa hayat çizgisinde iyi ki varsın diyebileceğimiz can dostlar la olmak can dost olmak dileğiyle...

12 Ocak 2014 Pazar

GÜNEŞ’İ  BEKLERKEN…

Evimin bir cephesi denize karşı ve ben her sabah güneşin doğuşunu bekleyerek güne başlarım. Her gün bana, bir önceki günden daha farklı doğar sanki güneş. Çocukluğumdan gelen alışkanlıklarımdan biridir, güneşin doğuşunu seyretmek. Bunları okurken çok romantik bir insan olduğumu düşünenleriniz olacaktır muhakkak ama benim güneş e karşı olan bu ilgim din öğretmenimizden dinlediğim ve çok etkilendiğim Hz. Yusuf’un hikayesiyle başlar aslında...

Kardeşleri tarafından, babası Hz. Yakup’un en sevgilisi olduğu için kıskanılarak kuyuya atılır ve günlerce güneşi görmek için sabırla bekler Hz. Yusuf. Çok karanlık geçen günler sonunda oradan geçen bir kabile tarafından bulunup kuyudan çıkarılmasıyla güneşe güne kavuşan Yusuf, köle olarak satıldığı Mısır kralının karısı Züleyha’nın aşkına karşılık vermediği için tekrar zindanlara atılır.

Yusuf’un yıllarca süren güneşe hasret kaderi onun dünyada ki en büyük sınavıdır. Karanlıklar içinde günlerce düşünür Yusuf. Bir zamanlar birbirlerini bu kadar çok seven aynı şeylere inanan, aynı şeyleri düşünen kardeşleri şimdi ne olmuştur da bu kadar büyük bir gaflet ve ihanet içinde olmuşlardır. Yusuf ne yapmıştır da şeytan kardeşleriyle arasına girmiş ve onu bu karanlık kuyulara attırmış ailesinden ayırmıştır. Her karanlığa düştüğünde Yaradan’a olan inancını kaybetmeyen Yusuf, o görsün görmesin güneş in aynı güzellikte günü aydınlattığına inanmış ve sonunda hak ettiği aydınlıklara kavuşmuştur.

Çok önemli bir coğrafyada bulunan Türkiye, Ortadoğu ve Batının tam orta yerleşkesinde, her iki kültüründe değerlerini birleştirerek oluşturduğu yeni kimlikle dünya ya varlığını ispatlamış bir ülkedir. Hiç bir gücün bize bu saatten sonra batılı ya da doğulu kimliği ile tanımlaması mümkün değildir. Müslüman aynı zamanda medeni ve örnek bir ülkedir. Bu güne kadar bizim topraklarımız üzerinde her türlü inanca yer verilmiş, her türlü inançtan insanlarla kardeşçe yaşamayı başarmışızdır. Ezan sesleri ile çan sesleri yeri gelmiş birbirine karışmış imamlar ile hahamlar rahipler aynı anda dua etmişlerdir. Fatih İstanbul’u fethettiğinde ilk işi herkesi ibadetinde serbest bırakmak olmuştur. Batının alfabesini almamız, şapkasını takmamız Müslümanlığımızdan hiçbir şeyi eksiltmemiştir. Hızla gelişen dünyanın yarışı içinde asla geride kalmamış yetişemesek te kimliğimizi bozmadan değerlerimizi koruyarak bu güne gelmeyi başarmışızdır.

Bir elimiz Avrupa ile el sıkışırken bir elimiz Ortadoğu ile el sıkışmaktadır. Kurduğumuz bu önemli köprü hem Müslümanlığın hem de medeniyetin gerçek köprüsüdür. Kurtuluş savaşından bu güne sınırları çizilen bu ülkenin belki karasal savaşları bitmiş ama üzerinde oynanan stratejik ve psikolojik savaşları asla son bulmamıştır.

Son yıllarda dünyaya çizdiği yükseliş tablosuyla ciddi değerler kazanan ülkemiz şimdi çok zor günler geçirmekte, dış güçlerin eleştirilerine ve kınamalarına maruz kalmaktadır. Olayların gerçek boyutu anlaşılana kadar hepimize çok büyük görevler düşmekte yazılanlar, söylenenler ileride birbirimizin yüzüne bakamayacağımız boyutlara ulaşmamalıdır.

Bu durum karşısında etkilenmemek kayıtsız kalmak ise imkansız. Beni en çok üzen ve etkileyen şey ise bizim kardeş kardeşe düştüğümüz bu durum.
Bir zamanlar aynı ideolojilere inanmış aynı insanlar şimdi stratejiler değişti diye düşman mı olmalı?
Hangi kardeş, hangi kardeşi kuyuya atmalı?
Biri karanlıklarda kalırken, hangisi kazanmalı?
Tabi ki hiçbiri olmamalı, olması gereken
Bu polemikler biran önce son bulmalı
Oynanan oyunlara gelinmemeli  
Bu ülke daha aydınlık güneşi beklerken, karanlıklarda kaybolmamalı.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder