Can Dost

Can dost

Ellerini açtığında, semaya uzandığında tutamayacağın sandığın yıldızlara dokunduğunda

güneşin seni ısıtırken hiç bu kadar mutlu olmadığında

ılık esen rüzgar yüzünde saçlarında dolaşırken yaşadığın huzurda

kör olup göremediğin barışta ,

din, dil, ırk, demeden savaşmayıp paylaştığın yaşamda

bir yudum suda, tek nefeste, bölüştüğün lokmada

seni tanımayan hayatlara ismini yazıp dokunduğunda

tek kelime etmeden gözlerinle konuştuğun

yanında olsun olmasın kalbinin en saklı köşesinde

var olan can dostta saklı yaşam...


yeşim ce...


her şeyin güzel yaratılıp çirkinleştiği dünyada yürüdüğümüz bu kısa hayat çizgisinde iyi ki varsın diyebileceğimiz can dostlar la olmak can dost olmak dileğiyle...

9 Aralık 2013 Pazartesi



               TAVŞAN İLE KAPLUMBAĞA…!


              Bir varmış bir yokmuş iki ayrı cins olan aynı ormanda yaşayan  bir kaplumbağa ile tavşan varmış..Her şeye kaplumbağadan hızlı koştuğu için çabuk erişen tavşanın ormanda  her hakkı elde bulundurmasından sıkılan kaplumbağa bunun demokratik boyutlarda olması gerektiğini savuna savuna  tavşanı yarışa ikna etmiş..Koşu yarışması yapmayı teklif eden kaplumbağa ,kazanması karşılığında haklarda eşit olacaklarını söylemiş..Kaplumbağanın sırtındaki yükün ne olduğunu da, ne kadar ağır olduğunu da iyi bilen tavşan bıyık altı gülüp hiç itiraz etmeden yarışı kabul etmiş..  Kaplumbağaya ayrıca avans vererek o yükle hiçbir şey yapamayacağını bilip demokratikliği de elden bırakmadan içi çok rahat uykuya dalmış…Aradan geçen zamanın farkına varamayan tavşan bir uyanmış ki kaplumbağa yarışı kazanmak üzere . Hızla koşmaya başlamasına rağmen azimle yol alan her şeye rağmen çalışan kaplumbağa ya yenilmiş..Şimdi durup dururken bu hikayede neyin nesi demeyin…!


       

                                                              &


        Malumunuz  bu hafta 5 aralık gibi biz kadınlar için çok önemli bir tarihi de içinde bulunduruyordu.Cennette işledikleri suçtan dolayı aynı dünyaya aynı anda gönderilmiş iki ayrı cinsin yıllar süren ve sürecek olan hatta her gün daha da hummalı bir hale gelen cinsiyet eşitliği mücadelesinin ilk başarılı adımlarından birinin atıldığı gündü bu gün..

Aynı  tarihte Halk  gazetesinde yaklaşan yerel seçimlerden dolayı merkez ve ilçelerdeki sadece AK PARTİ belediye başkanı aday adaylarının tam iki sayfa kocaman listesini yayınlamıştı.Hemen gözümün önüne gelen bu liste bunca yıldır katettiğimiz yolu bir kez daha gösteriyordu. 17 ilçede 97 aday arasında iki tane kadın resmi yer alıyordu…Birisi Canik Belediye si başkan adayı Tülay Özçelik Kavras ,bir tanesi de Alaçam Belediyesi başkan adayı Ebru Nur. Bu iki cesur ve başarılı kadının o kadar erkek aday içinde dez avantajlı mı avantajlı mı olduğu ise kestirmek mümkün değildi..Aileden sorumlu ilk  ve tek kadın bakanımız  Fatma Şahin de Gaziantep Belediye başkan adayı olmasıyla birlikte beni daha da büyük bir merak aldı.Fatma Hanım acaba belediye başkanı olursa bakanlıktaki tek koltuğumuzda  olan hakkımız baki kalacak mıydı…

5 ARALIK 1934 yılından bu güne nerdeyse tam 80 yıl geçmiş olmasına rağmen biz nerde hata yapmıştık da  hala bu yarışta yüzdelere bakınca bir kaplumbağa kadar  olamamıştık…

Oysa çocukken öğrendiğim hikayede her şeye rağmen kaplumbağa kazanmıştı Burda  bir eksiklik  olmalıydı.


Kim ne derse desin bizim sırtımızda ki yükle pek fazla hata yapma şansımız yoktu.Bence hata sırtımızdaki yükü yok sayıp bizle kendini eşit görüp ben yapabiliyorum oda yapsın diyen  bir türlü hikayedeki avantajı verip uyumayan tavşandaydı...


                                                                                                Yeşim GÜRSOY


1 Aralık 2013 Pazar



VE GİTTİM……

Çok direndi ayaklarım..!
Ben adım atmak istedikçe ,taş kesildiler ,kımıldayamadılar.
Nefessiz kaldı soluklarım..!
Beynim nefes almayı düşünürken ,ayaklarımı unuttular..
Olsun dedi yüreğim, bırak böyle olsun…!
Kör ol,Sağır ol,Dilsiz Ol….
Onlar Haklı , sen Haksız ol..
Fotoğraflar konuşamaz dedi aklım
Gösterdiğin fotoğrafta hep mutlu ol..

Çok direndi gözlerim..!
Öfke yüklüyken anlatamamak zordu içindeki isyanı
Sevgi dolu bakmaya çalışmak
Tersine akıtmak zordu gözyaşlarını..
Güçlü durmak varken
Neydi o yanaklara süzülen damlalar…

Çok direndi sessizliğim..!
Edepsizce konuşan bir sürü sesliye
Ben buyum diyen
Pervasız edepsizliğe…
Haddini aşan boş beyinlerin hayallerine..

Çok  direndi ellerim …!
Bir anda kesip atmamak,
Kötü günde yarı yolda bırakmamak,
Haketsede hak ettiğini yaşatmamak ,
İnsanlığımı kötülerin yok etmesine izin vermemek için..

Çok direndi bedenim,
Çünkü oda iyi biliyordu ki
Bir giderse, bir daha gelmez
Bir kere silerse,bir daha yazmaz,
Bir konuşursa ,bir daha susmaz..
İşte bu yüzden gitmem gerek dedim..

VE GİTTİM…