Can Dost

Can dost

Ellerini açtığında, semaya uzandığında tutamayacağın sandığın yıldızlara dokunduğunda

güneşin seni ısıtırken hiç bu kadar mutlu olmadığında

ılık esen rüzgar yüzünde saçlarında dolaşırken yaşadığın huzurda

kör olup göremediğin barışta ,

din, dil, ırk, demeden savaşmayıp paylaştığın yaşamda

bir yudum suda, tek nefeste, bölüştüğün lokmada

seni tanımayan hayatlara ismini yazıp dokunduğunda

tek kelime etmeden gözlerinle konuştuğun

yanında olsun olmasın kalbinin en saklı köşesinde

var olan can dostta saklı yaşam...


yeşim ce...


her şeyin güzel yaratılıp çirkinleştiği dünyada yürüdüğümüz bu kısa hayat çizgisinde iyi ki varsın diyebileceğimiz can dostlar la olmak can dost olmak dileğiyle...

5 Ocak 2014 Pazar

BOŞ VARİL…

İki üstat yolda yürürlerken birden yukarıdan aşağıya kendilerine doğru yuvarlanan iki varil görürler. Üstadın biri arkadaşına dönüp ‘’çok ilginçtir üstadım, ikisi de aynı varil neden birinin sesi bu kadar çok çıkıyor ‘’  diye sorar..
Diğer üstat cevap verir…
‘’Neden olacak, muhakkak ki birinin içi boştur üstadım. ‘’

Bu günlerde ülkemiz yine çok etkileyici, çok sesli gündemlerle zorlu bir sürecin içine girdi. Gerek coğrafi yapımız, gerek stratejik konumumuz yüzünden ülkemiz üzerinde oynanan siyasi oyunların sonu gelmek bilmiyor. Günlerdir  yazılanlar, anlatılanlar, seyrettiklerimiz bana göre çokta şaşırtıcı şeyler değil.

Şuanda gündemde hükümet var, cemaat var, muhalefet var, kanun var, savcı var, polis var, ortada işlendiği üzerinde konuşulan büyük bir suç var,, Her kim ne yaptıysa vatandaşın hakkı nasıl yendiyse hesabı da öyle sorulsun. Burada beni en çok rahatsız eden konu olayın rüşvet ve yolsuzluk ötesinde başka boyutlara taşınarak yine Müslümanı Müslümanla karşı karşıya getirme noktasında dış güçlerin elde edecekleri başarı. Hem İslami açıdan hem ekonomik olarak sergilediğimiz tavırdan, elde ettiğimiz başarıdan rahatsız olanlar var.
Devletlerin savaşı bitmez. Lütfen bunu görelim. Evet kayıtsız kalmayalım ama biz savaşmayalım.

Kendimizi bildik bileli dünyada siyasi komplolar, skandallar, rüşvetler,  yolsuzluklar yüzünden hükümetler parçalanarak son bulmadı mı? Koskoca Osmanlı 600 yy. sürdürdüğü yönetimi sırf bu konular yüzünden kaybetmedi mi?

Kim kusursuz! Gidenler mi, kalanlar mı, şimdikiler mi, biz mi?
Bu günlerde de çıkan gürültünün fütursuzca araştırmadan, kulaktan kulağa yazılanların söylenenlerin hesabı yok. Yerel basın, ulusal basın, medya bu günlerde çok yoğun. Sosyal medya ise amiyane bir tabir olacak ama yıkılıyor. Dün dost olanlar bu gün kanlı bıçaklı, dün göğe çıkarılanlar bu gün yerin dibinde. Bilende konuşuyor bilmeyende.

İnsanın en kıymetli ilişkisi, kendisiyle olan ilişkisidir. Bu durum aynı zamanda ülkeler içinde geçerli. Bumerang yasasını unutmayalım. Ne atarsak bize o geri dönecek.

’Konuş ki seni göreyim ‘’demiş Sokrates. Konuşalım, yazalım, çizelim ama şunu lütfen göz ardı etmeyelim, bu gün konuştuklarımız yarın kaderimizi belirleyecek. Gereksiz gürültüden aslı duyamaz olduk. Yine aynı gaflet içindeyiz. Eski manzaralarla karşı karşıyayız. Ancak eski manzaralara yeni gözlerle bakmak zorundayız. Elimizdeki kalemin ucu sivri dilimizin de kemiği yok. Ama yazdıklarımızla, söylediklerimizle etkilenecek strateji belirleyecek çok.

Yunus Emre nin dediği gibi, baş kestiren, balyoz gibi sözler yerine anlaşmazlıklara tezatlıklara son verecek sulh sağlayacak en azından galeyana getirmeyecek sözlerle yola çıkmamak lazım.
 
‘’ Söz ola kese savaşı ,
   Söz ola kestire başı,
   Söz ola ağulu aşı
   Bal ile yağ ede bir söz ‘’
  
               Yunus Emre


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder