Can Dost

Can dost

Ellerini açtığında, semaya uzandığında tutamayacağın sandığın yıldızlara dokunduğunda

güneşin seni ısıtırken hiç bu kadar mutlu olmadığında

ılık esen rüzgar yüzünde saçlarında dolaşırken yaşadığın huzurda

kör olup göremediğin barışta ,

din, dil, ırk, demeden savaşmayıp paylaştığın yaşamda

bir yudum suda, tek nefeste, bölüştüğün lokmada

seni tanımayan hayatlara ismini yazıp dokunduğunda

tek kelime etmeden gözlerinle konuştuğun

yanında olsun olmasın kalbinin en saklı köşesinde

var olan can dostta saklı yaşam...


yeşim ce...


her şeyin güzel yaratılıp çirkinleştiği dünyada yürüdüğümüz bu kısa hayat çizgisinde iyi ki varsın diyebileceğimiz can dostlar la olmak can dost olmak dileğiyle...

23 Aralık 2018 Pazar

BİR ADIM İLERİ, İKİ ADIM GERİ..!
Kuzey haber okuyucularına sevgi ve saygöılarımı ileterek bir merhaba ile başlamak istiyorum köşe yazıma
Hepimizin gündeminde malum yerel yönetimler ile ilgili seçim süreci var. Bütün siyasi partilerin kendi adaylarını belirlemek için başlattığı A.Adaylığı süreci de hala devam ediyor.
Her seçim dönemi adayların belirlenmesi noktasında sancılı süreçler yaşanıyordu. Ancak bu dönem kırmızı çizgileri iyice netleşmiş, yayları her yönden gerilmiş Türkiye'nin bu sürece daha da sancılı hazırlandığını hepimizi yakından görüyoruz.
Adaylarını, yoğun yapılan kamuoyu yoklamaları sonucu halkın nabzına göre belirlemeye çalışan siyasi partiler, illeri ayrı ilçeleri ayrı kriterlerle, hatta siyasi partiler arası ittifaklarla bölüşerek kazanma çabasında.
Bu süreçte halkı doğru yönlendirmek ve bilinçlendirmek de yine tarafsız olmasını arzu ettiğimiz görsel ve yazılı basına
, medya dünyasına büyük görevler düşüyor.
Ben de kendi üstüme düşen görevi yerine getirmek istiyor ve sözü hemen bu seçimlerde sayılarını ne olacağını merakla beklediğim kadın adaylarımıza getirmek istiyorum.
Bu süreci yakından takip ettiğim Ankara'nın Pursaklar ilçesinden örnek verecek olursam sadece AK Parti'nin 27 adayı içerisinde bir tane kadın adayının olması bile aslında bu seçimlerde karşımıza çıkacak sonucun diğer seçimlerden çok büyük değişiklikler
. olmayacağının göstergesi.
2014 mahalli idareler seçim sonuçlarına göre 1.397 belediyenin 39 tanesi 20.498 tane meclis üyesinin 2.198 kadın birinde % 3 birinde % 10 bile olmayan temsiliyette.
Vitrine konacak kadar bile neredeyse yok.
Bakanlık, Milletvekilliği, Valilik, Kaymakamlık oranlarımız da ortada.
Bir iki sayımız arttıkça alkış tutuyor, parmakla gösteriyor, olağanüstü görülen bu durumu tebrikler ile gazetelere dergilere taşıyıp demokrasi adına kutlamaya çalışıyoruz.
Ülke nüfusunun yarısı kadın olan ve demokratik haklarını birçok Avrupa ülkesinden önce alan ama bugün cinsiyet eşitliği konusunda 130 Avrupa ülkesinde 113 sırada olan Türkiye adına..
Hafızalarımızı şöyle bir tazeleyelim.
Meclis bünyesinde kadın erkek eşitliği için çalışacak bir komisyon kurulması için tartışmalar 1998'de başlamıştı.
İki kadın vekil, kadın erkek eşitliği araştırma Komisyonu kurulması için teklif vermiş 3 ay çalışan bu komisyon Türkiye'deki durumu ortaya koymuş, kadının statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM)tarafından da basılan bir rapor hazırlamıştı.
Rapor kadın-erkek eşitsizliğini ortadan kaldırmak için meclise daimi bir iç tüzük ile kurulmuş bir kadın erkek eşitliği Komisyonu oluşturulması önerisini içermişti.
Komisyon için meclis görüşmeleri ise 11 yıl sonra ancak gerçekleşebilmiştir.
Malum AB uyum yasaları çerçevesinde meclisin atmakla mükellef olduğu bir adımdı o da.
Bu kadın hareketi komisyonun adının Kadın Erkek Eşitliği Komisyonu olmasın da ısrarcı olunmuştu.
Ama partiler arası uzlaşmaya rağmen komisyonun adı Fırsat Eşitliği Komisyonu oldu yani kadın ve erkeğin eşit olduğu Fikri bile meclisten içeri giremedi.
Cumhuriyetin Partisi olduğunu her fırsatta dile getiren partiden, en çok bizim dönemimizde kadınlar ön planda diyen iktidar partisine kadar herkes kadının statüsü üzerinden siyaset yaptı ama görevlerini tam anlamıyla asla.
Parti Kadın Kolları adıyla bile partiler içinde sınıflandırılan kadınlar, en çok çalışan ama bir türlü eşit tutulamayanlar olarak komisyonda belirtildiği gibi kendine fırsatlar tanınması hala beklemekte.
Siyasi partilerin her dönem bu konulardaki tutumlarının en somut göstergelerinden biri teşkilatlarına yolladıkları seçim genelgeleri dir.
Bu genelgelerde belli yaptırım gücü yüksek şartnameler getirilmediği sürece, kadınları da her donanıma sahip olmalarına rağmen bu erkek egemen, kendi içinde bile zorlanan yapının içerisine girmesi için çeşitli yöntemler geliştirilmedikçe, bir şey yapıyormuş gibi davranıp, iki şey eksik bırakan kısaca bir adım ileri iki adım geri politikalarla kadınların ne yerel yöneticiliği ne de cinsiyet eşitliği mümkün.
Oysa ki bu ay içerisinde 5 Aralık 1934'de resmen birçok Avrupa ülkesinden önce kendine seçme hakkını tanıyan bir Meclise karşılık, dün olduğu gibi bugün de görülmekte ki erkeklerin kentleri ele geçirme savaşları içinde kadının adı yine yok..