Can Dost

Can dost

Ellerini açtığında, semaya uzandığında tutamayacağın sandığın yıldızlara dokunduğunda

güneşin seni ısıtırken hiç bu kadar mutlu olmadığında

ılık esen rüzgar yüzünde saçlarında dolaşırken yaşadığın huzurda

kör olup göremediğin barışta ,

din, dil, ırk, demeden savaşmayıp paylaştığın yaşamda

bir yudum suda, tek nefeste, bölüştüğün lokmada

seni tanımayan hayatlara ismini yazıp dokunduğunda

tek kelime etmeden gözlerinle konuştuğun

yanında olsun olmasın kalbinin en saklı köşesinde

var olan can dostta saklı yaşam...


yeşim ce...


her şeyin güzel yaratılıp çirkinleştiği dünyada yürüdüğümüz bu kısa hayat çizgisinde iyi ki varsın diyebileceğimiz can dostlar la olmak can dost olmak dileğiyle...

21 Ekim 2013 Pazartesi

EN SESLİ VAROLUŞTUR ASLINDA SESSİZLİK......

Nasıl bir kelimedir ki sözlük anlamıyla gerçek anlamı arasında  derin uçurumlar saklıdır. Sözlük anlamında tam bir sakinliği ifade ederken aslında ya büyük bir fırtına öncesini, ya tam fırtınanın ortasındaki sesi çıkmaz çaresizliği, ya da fırtına sonrası yorgunluğu ifade etmektedir...
Belki bir inkar, belki bir çaresizlik, belki de kelimelerin artık yetmediği noktada başlar o anlam verilmeyen sessizlik içindeki çığlıklar… Bir sen duyarsın o sessizliğin sahibi olarak, herkesin durgunluğunu sorguladığı o anda seni sağır edecek derecede içinde patlayan sesler ve diline dökülemeyen kelimelerin o sessizlik içinde kendini yerden yere vurmasıdır sessizlik...
Kollar yorulmuş, ayaklar tutmaz olmuş, kalp taşımaz, ruh hissetmez olmuştur. Her yükü kendi çekmiş zoru başarmış beden artık kimseyi istemez, geç kalmış adımlara karşılık vermez olmuştur. İşte bu noktada çokta boştur her şey. Her şeyi bilen adını tecrübe koyup sen ne yaşadın demeyen bir sürü fikir içinde kendini bir kelebek gibi kozanın içine saklamış  kendi dünyasında yeniden oluşmak için beklemektedir, yine sessiz, yine sakin, yine emindir yaptığı her şeyden...
"Mevla" der sığınır, işini Yaradan’a bırakır o sessizlik... Birçok anının içinden geçmiş, birçok savaşın isyan eden tepkisidir belki de, kimine göre alınan bir intikam, kimine göre değmez dereceye gelmiş kelimelerin saklanışı ve bir sürü sesle en sessiz dansı yapan tek partnerdir. Hayatında zaten yeteri kadar çok konuşan insan varken birde senin kelimelerinin gereksizliğidir sessizlik. Bazen de en çok istediğin ama olması imkansız şeylerin kendi dünyana gömülüşüyle birlikte onun için tuttuğun yastır.. Mevla'ya sığınıp ondan umut kesilmeyeceğinin duasıdır. Neleri hak ettiğinin, neleri hak edeceğinin ya da nelere hakkın olduğunun muhakemesi ve seçtiğin zorlu yolun belki de ilk duruş noktasıdır.
Konuştukça kırılan dökülen belki de seni hiç temsil etmeyen bir sürü anlamsız kelimenin hayatına hiç sokulmayışıdır. Ördüğün o kalın duvarların üstüne bir kat daha sıva atmaktır belki de… Kimse içeri grip seni asla üzemesin, sessizliğinle koruduğun her şeye zarar vermesin diye dünyayla aranda kelimeler ile kurulu köprünün kapılarının kapanmasıdır. İşte bu yüzden düşünen her insan kendi içinde biraz sessiz o sessizlikte kendince korumalı bir huzurun içinde dünyayı seyretmektedir... Kendi mavi pencerenden mavi bulutların altında masmavi ışıklar içinde yeniden  belki de…

EN SESLİ VAROLUŞTUR ASLINDA SESSİZLİK.............

                                                                                                               Yeşim......